-
1 kat yeri
n. crease -
2 kat
(-tı)1) слой, рядkat yeri — скла́дка, сгиб (на ткани)
bir kat et, bir kat hamur — [оди́н] слой мя́са, [оди́н] слой те́ста
2) эта́жkat çıkmak — надстро́ить эта́ж
3) разkat be kat — мно́го раз, премно́го; о́чень
kat kat — а) слоя́ми, ряда́ми; б) в не́сколько раз, во мно́го раз; гора́здо
kat kat koymak — класть слоя́ми
kat kat güçlü — в не́сколько раз сильне́е
- ı kat kat ödemek — отплати́ть с лихво́й, верну́ть с лихво́й
bir kat daha — ещё бо́льше, вдво́е бо́льше, вдвойне́
iki kat — а) двукра́тный; двойно́й
iki kat pencere — двойны́е ра́мы; б) вдвойне́
iki kat etmek — увели́чить вдво́е
-
3 kat
",-tı 1. story, floor, Brit. storey. 2. layer, stratum; fold. 3. set (of clothes). 4. presence, the presence of a distinguished personage. 5. time(s). 6. math. multiple. -ında in his opinion. - çıkmak to add a story (to a building). - irtifakı a sharing by each of a building´s owners in the ownership of any story added to their building. - kat 1. in layers. 2. many times more, much more. - mülkiyeti condominium, ownership of one unit within a multi-unit building. - yeri crease, fold. " -
4 aşağı
низ (м)* * *1.низ, ни́жняя частьkuyunun aşağısı — ни́жняя часть коло́дца
aşağıdaki — находя́щийся внизу́
2.aşağıdan — сни́зу
1) ни́жнийaşağı kat — ни́жний эта́ж
2) ни́зкий врз.aşağı fiyat — ни́зкая цена́
aşağı seviye — ни́зкий у́ровень
3) перен. ни́зший, просто́йaşağı tabaka — ни́зшее сосло́вие
4) низкопро́бный, плохо́йaşağı mal — плохо́й това́р
3.aşağı terbiye — дурно́е воспита́ние
(тж. aşağıya) внизaşağı inmek — а) спуска́ться вниз; б) па́дать ( о цене)
aşağı koşmak — бежа́ть вниз
••- aşağı almakaşağı tükürsem sakalım, yukarı tükürsem bıyığım — погов. куда́ ни кинь - всё клин
- aşağıdan almak
- aşağı düşmek
- aşağı görmek
- aşağı kalır yeri olmamak
- aşağı kalır yanı olmamak
- aşağı kalmamak
- aşağı kurtarmaz
- aşağı yukarı
- bir aşağı bir yukarı gidip gitmek
См. также в других словарях:
kırılmak — nsz 1) Kırma işine konu olmak, bir veya birçok parçaya ayrılmak 2) Bükülerek kat yeri oluşturmak 3) Savaş, bulaşıcı hastalık sebebiyle çok sayıda insan ölmek 4) e Birine karşı kırgın duruma gelmek, gücenmek, incinmek 5) Kırgınlık duymak Bana ne… … Çağatay Osmanlı Sözlük
büküm — is. 1) Bükme işi 2) Bir şeyin bükülmüş yeri, kat, kıvrım Cebine koyarken kâğıt yere düştü, bükümü açıldı. B. Felek 3) Bir kerede eğrilmiş iplik, yün miktarı … Çağatay Osmanlı Sözlük
çıkmak — den, ar 1) İçeriden dışarıya varmak, gitmek Ortalık ağarırken bir arkadaşımla yorgun adımlarla konaktan çıktık. F. R. Atay 2) nsz Elde edilmek, sağlanmak, istihsal edilmek Bu mülakatımızdan esaslı bir netice çıkmadı. Atatürk 3) nsz Bir meslek… … Çağatay Osmanlı Sözlük
katetmek — i, der, esk., Ar. ḳaṭˁ + T. etmek 1) Kesmek, bölmek 2) Bir yeri aşarak geçmek, yol olmak Yolumuz bir dereyi katedecekti. A. Gündüz … Çağatay Osmanlı Sözlük
MAKTA' — Kesilen yer, kat edilen yer, kesinti yeri. * Uzun bir cismin enliğine kesildiği yerin görünüşü. * Edb: Her manzumenin, hususen gazellerin ve kasidelerin ilk beytine matla , son beytine makta denir; makta da şâirin ismi bulunur … Yeni Lügat Türkçe Sözlük